|
English -> Turkish
|
ruin
|
i.
f. harap olma, harabiyet, yıkılma; tahrip; harabe, virane; perişanlık; helâk, çökme; iflâs;
f. harap etmek, viran etmek; mahvetmek, perişan etmek, altüst etmek; ihlâl etmek, bozmak; iflas ettirmek, batırmak; iğfal etmek. be the ruin of birinin mahvına sebep olmak. in ruins harap, viran, yıkkın.
|
|
ruin
|
i. 1. harabe; virane. 2. harabiyet, harabelik. 3. çok kötü durum, çöküş, batış: It caused his ruin. Mahvolmasına sebep oldu. 4. iflas, batkı. 5. (birini/bir şeyi) mahveden şey/kimse: It will be the ruin of you! O seni mahvedecek!
f. 1. mahvetmek; bozmak; harap etmek, tahrip etmek. 2. iflas ettirmek, batırmak.
|
|
[Previous -
Next]
|
|
English -> English
|
ruin
|
The act of falling or tumbling down; fall.
|
|
ruin
|
To bring to ruin; to cause to fall to pieces and decay; to make to perish; to bring to destruction; to bring to poverty or bankruptcy; to impair seriously; to damage essentially; to overthrow.
|
|
ruin
|
To fall to ruins; to go to ruin; to become decayed or dilapidated; to perish.
[Previous -
Next]
|
|
|